|
|
|
|
Tüketici Güven Endeksi, Mayıs 2025
|
|
TÜİK’in 20.05.2025 tarihli verilerine göre, tüketici güven endeksi 84,8 oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Nisan ayında 83,9 iken Mayıs ayında %1,1 oranında artarak 84,8 oldu.
|
|
|
|
|
Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi, Nisan 2025
|
|
TÜİK’in 20.05.2025 tarihli verilerine göre, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) yıllık %22,92 arttı, aylık %4,41 arttı.
YD-ÜFE 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre %4,41 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %13,10 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %22,92 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %28,57 artış gösterdi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kurye Faaliyetleri Tehlikeli Sınıfta
|
|
21.05.2025 tarihli Resmi Gazete’de kurye faaliyetlerinin tehlike sınıfı belirlenmiştir.
Kurye faaliyetleri (kara, deniz ve hava yolu ile yapılanlar dahil; evrensel hizmet yükümlülüğü altında postacılık ile gıda dağıtım faaliyetleri hariç) az tehlikeli sınıftan tehlikeli sınıfa çıkarılmıştır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Danıştay’dan Yemek Kartlarına İlişkin Emsal Karar*
|
|
T.C. Danıştay 10. Dairesinin 2023/170 Esas ve 2024/1853 Sayılı Kararı ile 2022/22 sayılı SGK genelgesinde 2.1.2 no.lu “işverenlerce sigortalılar için üçüncü kişilere nakit olarak yapılan yemek ödemeleri” ve 2.1.4 nolu “yemek/kuponu, çeki, kartlarına” ilişkin istisna sınırı uygulaması iptal edilmişti.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2024/2809 Esas ve 2025/539 Sayılı Kararı ile Danıştay 10. Dairesinin vermiş olduğu kararında;
- Kartların, besin maddeleri satan, yani marketlerde de kullanımında sorun olmadığı, beslenme ihtiyacının karşılanması yönüyle bakılması gerektiği,
- Yemek kartının, faturalı olarak sunulan bir hizmet olduğundan, yemek kartında bulunan bakiyenin nakit olarak çekilemeyeceği ve nakit gibi her mecrada (yemek ve besin maddesi satısı yapan üye işyerleri dışındaki işletmelerde) kullanılamayacağı gerekçesiyle, yemek kartı ile yapılan yardımın aynî yemek yardımı olduğu karara bağlanmıştır.
Sonuç olarak, marketlere açık olsa dahi, yardımın ayni mahiyette olduğu ve prime tabi tutulmayacağı Danıştay tarafından da nihai karara bağlanmıştır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Esnafa Erken Emeklilik ve Ev Kadınlarına Prim Desteği Yolda
|
|
Hükümetin 2023 seçim vaatleri arasında yer alan iki önemli sosyal güvenlik düzenlemesinin, 2025 yılı sonuna kadar yasalaşması planlanıyor:
Ev Kadınlarına Prim Desteği
- Ev kadınlarının isteğe bağlı sigorta primlerinin üçte biri devlet tarafından karşılanacak.
- Prim ödeyen ev kadınları aynı zamanda sağlık hizmetlerinden de ücretsiz yararlanacak.
- Düzenleme, kadının çocuk sayısı, engelli çocuğu olup olmaması ve hizmet süresi gibi kriterlere göre etki analizine tabi tutulacak.
- Ev kadınlarına da bazı mesleklerde olduğu gibi yıpranma hakkı verilmesi planlanıyor.
Çalışmanın Temmuz sonuna kadar tamamlanıp yıl sonuna kadar Meclis’e sunulması hedefleniyor.
Küçük Esnafa Erken Emeklilik
- Bağ-Kur’lu küçük esnafların prim gün sayısı, SSK’lılarla eşitlenerek 9.000 günden7.200 güne indirilecek.
- Kuaför, bakkal, pazarcı, tesisatçı gibi bir milyondan fazla esnaf bu düzenlemeden yararlanabilecek.
Bu adımın, ev kadınlarına ilişkin düzenleme tamamlandıktan sonra Meclis gündemine gelmesi bekleniyor.
Bu iki düzenleme, sosyal güvenlikte kapsayıcılığı artırmayı ve sigortalılık oranını yükseltmeyi amaçlıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Zorlu Holding’den Varlık Satışı ve 2 Bin Kişilik İşten Çıkarma Planı
|
|
Zorlu Holding, yaklaşık 4,9 milyar dolarlık borç yükünü hafifletmek amacıyla varlık satışları ve 2 bin çalışanı işten çıkarma dahil olmak üzere çeşitli önlemleri değerlendiriyor. Bloomberg’in haberine göre bu planlar, JP Morgan’ın düzenlediği yatırımcı toplantısında aktarıldı.
- Holding, sahip olduğu arsa ve gayrimenkulleri elden çıkarmayı planlıyor.
- Vestel Elektronik’te çalışanların %10’u, yani yaklaşık 2 bin kişi işten çıkarılacak.
CEO Ömer Yüngül, “Borç ödemede sorun yok” diyerek likidite krizini reddetti. İşten çıkarmaların verimlilik amacıyla yapılacağını, üretim kapasitesinin etkilenmeyeceğini, hatta artacağını belirtti. ABD pazarına odaklandıklarını ve Eylül ayında yeni yatırımlara dair olumlu haberler açıklayacaklarını söyledi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Birleşik Krallık’ta Sağlık Sorunları ve Engellilikle İlgili Reformlar
|
|
Birleşik Krallık hükümeti, sağlık sorunları ve engellilik nedeniyle iş gücünden uzaklaşan bireylerin istihdama yeniden kazandırılmasını hedefleyen kapsamlı bir reform süreci başlattı. İşverenler için bu reformlar, yalnızca uyum sağlamayı değil, aynı zamanda rekabet avantajı elde etmeyi ve kapsayıcı işyeri uygulamalarıyla yetenek havuzunu genişletmeyi de beraberinde getiriyor.
Reformların Odak Noktaları: “Keep Britain Working” Raporu
- İşveren Teşvikleri: Mevcut sistemde işverenler, sağlık nedeniyle devamsızlık yaşayan çalışanları yeniden entegre etmek yerine, çoğu zaman yeni personel işe almayı tercih ediyor. Yeni yaklaşımla, mevcut çalışanı elde tutmak için daha fazla teşvik ve destek öne çıkarılıyor.
- Vaka Yönetimi Eksikliği: Yapılandırılmamış izin süreçleri devamsızlığı artırıyor. Planlı vaka yönetimi çerçevelerinin oluşturulması, çalışanların yeniden işe dönüşünü kolaylaştırabilir.
İşverenler İçin Finansal Kazanç Potansiyeli
Hükümete göre, işverenler sağlık sorunu ya da engellilik nedeniyle işten ayrılması engellenen her çalışan için 5.000 ila 11.000 £ arasında tasarruf sağlayabilir. Bu yalnızca bireysel fayda değil, aynı zamanda GSYH’nin %1,8’ine (yaklaşık 38 milyar £) ulaşan maluliyet ve iş göremezlik yardımlarında kamu maliyeti azaltımı anlamına geliyor.
|
|
|
|
|
Fransa’da 2025’te Tacizle Mücadelede Yargıdan Kritik Kararlar
|
|
2025’in ilk çeyreğinde Fransız Yüksek Mahkemesi, işyerindeki ahlaki, cinsel ve kurumsal tacize ilişkin önemli kararlar vererek işverenlerin güvenli çalışma ortamı sağlama yükümlülüğünü yeniden vurguladı.
- Taciz Olarak Tanımlama Zorunluluğu Yok: 8 Ocak 2025 tarihli karara göre, çalışanların yaşadıkları davranışları açıkça “taciz” olarak adlandırmaları gerekmeden işveren, gerekli önleyici tedbirleri almakla yükümlü. Bu karar, mağdurların sorumluluğu işverene yükleyen mevcut içtihatlarla uyumlu.
- Taciz Riski Olan Çalışan Otomatik Olarak İşe İade Edilemez: Cinsel tacizle suçlanan, sendika koruması altındaki bir çalışanın işe iadesi konusundaki kararda, Mahkeme, işverenin hem çalışma barışını hem de tacizi önleme yükümlülüğünü gözetmesi gerektiğini belirtti. Taciz riski varsa, işe iade otomatik şekilde uygulanamaz.
Fransız Haklar Savunucusu’ndan İşverenlere Kılavuz: 5 Şubat 2025’te Fransız Haklar Savunucusu (Défenseur des Droits), işyerinde taciz ve ayrımcılık iddialarına ilişkin iç soruşturmalar için bir uygulama kılavuzu yayımladı. Bu rehber yasal bağlayıcılığa sahip olmasa da, yargılamalarda referans alınabilecek ilkeleri içeriyor:
- Etkili raporlama sistemleri kurulması
- Tarafsız ve gizli iç soruşturmaların yürütülmesi
- Mağdurun güvenliğinin sağlanması
- Eylemlerin yasal değerlendirmesinin yapılması ve gerekli yaptırımların uygulanması
Bu kararlar ve kılavuz, Fransa’da işverenlerin tacizi önleme yükümlülüklerinin gittikçe daha geniş ve bağlayıcı şekilde yorumlandığını göstermektedir.
*Défenseur des Droits, Fransa’da faaliyet gösteren anayasal bir kurumdur. Kurumun temel görevi, bireylerin haklarını kamu kurumlarına karşı korumak ve ayrımcılıkla mücadele etmektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ILO: Yapay Zeka, Kadın Mesleklerini Daha Fazla Tehdit Ediyor
|
|
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), yapay zekanın özellikle kadınların yoğunlukta olduğu meslekleri erkek mesleklerine kıyasla daha fazla etkileyebileceğini belirtti.
- Kadın işi olarak sınıflandırılan işlerin %9,6’sı,
- Erkek işi olarak sınıflandırılanların ise yalnızca %3,5’i AI dönüşümüne daha açık durumda.
Özellikle sekreterlik, idari destek ve büro işleri gibi görevler risk altında. Ancak rapor, bu dönüşümün çoğu zaman mesleklerin tamamen ortadan kalkması değil, kökten değişmesi anlamına geldiğini vurguluyor. Medya, yazılım ve finans gibi sektörler de üretken yapay zekadan yoğun şekilde etkilenmeye açık.
Rapor, hükümetleri ve sosyal paydaşları, yapay zekayı verimliliği artıran ve iş kalitesini yükselten bir araç olarak değerlendirmeye çağırıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
PwC 2025 Küresel CEO Araştırması
|
|
PwC’nin 109 ülke ve bölgede 4.601 CEO ile gerçekleştirdiği Küresel CEO Araştırması’nın sonuçları, Türkiye’den 88 CEO’nun katılımıyla yayımlandı. Bulgular, Ekonomi Gazetesi ve PwC Türkiye iş birliğiyle düzenlenen Dönüşen Liderlik Zirvesi’nde paylaşıldı.
Genel Değerlendirme: Türk CEO’ların Yüksek Risk Algısı
Türkiye’deki CEO’lar, küresel meslektaşlarına göre ekonomik ve jeopolitik riskleri daha yoğun biçimde tehdit olarak algılamaktadır. Enflasyon, kur ve faiz belirsizlikleri, nitelikli işgücü temininde yaşanan zorluklar ve toplumsal eşitsizlikler, Türk iş dünyasının stratejik öncelikleri arasına girmiştir.
- Enflasyon Riski: Türkiye’deki CEO’ların %58’i enflasyonu “son derece” veya “yüksek derecede” tehdit olarak değerlendirmektedir. Bu oran küresel düzeyde %27’dir.
- Makroekonomik Belirsizlik: Türk CEO’ların %41’i bu başlığı önemli bir tehdit olarak görürken, küresel ortalama %29’dur.
- Jeopolitik Çatışmalar: Türkiye’de %36’lık bir kesim tarafından ciddi risk olarak algılanırken, küresel CEO’larda bu oran %22 seviyesindedir.
- Nitelikli İş Gücüne Erişim: Türkiye’deki CEO’ların %30’u bu durumu ciddi bir tehdit olarak nitelendirmektedir. Küresel CEO’larda bu oran %23’tür.
- Siber Güvenlik Tehditleri: Türkiye’de yalnızca %13’lük bir kesim tarafından öncelikli tehdit olarak görülmektedir. Bu oran küreselde %24’tür. Bu durum, dijital tehditlere karşı farkındalık ve hazırlık seviyesinin düşüklüğüne işaret etmektedir.
- Yıkıcı Teknolojik Gelişmeler: Türkiye’de bu riski öncelikli görenlerin oranı %22 iken, küresel düzeyde %20’dir.
- İklim Değişikliği Riski: Türkiye’de %16, küreselde %12 oranında tehdit olarak algılanmaktadır. Türkiye’deki farkındalık seviyesinin artmakta olduğu görülmektedir.
- Sosyal Eşitsizlik: Türkiye’de %16 oranında ciddi bir tehdit olarak değerlendirilirken, küresel CEO’lar arasında bu oran yalnızca %5’tir. Gelir adaletsizliği ve yapısal iş gücü sorunları, iş dünyasının sosyal meseleleri daha fazla gündemine almasını zorunlu kılmaktadır.
|
|
|
YASAL DÜZENLEMELER VE YARGI KARARLARI
|
|
|
|
Eski Çalışanın Arkadaşının Taşkınlığı Fesih Gerekçesi Olur mu?
|
|
“…….. davacının iş akdinin bölge sorumlusu tarafından performans nedeniyle feshedildiği ve davacının problemli bir çalışan olmadığı yönündeki beyanı bir arada değerlendirildiğinde davacının iş akdinin mazağa sorumlusu ve bölge yöneticisi tarafından çağrıldığı görüşme sırasında feshedildiğinin, feshin ardından davacının arkadaşı olduğu belirtilen üçüncü kişinin işyeri düzenini bozan sataşma niteliğindeki davranışlarının meydana geldiği, dolayısıyla bu davranışları davacı açısından geçerli neden oluşturmaktaysa da iş akdinin sözlü olarak feshinin ardından belirtilen nedenle fesih savunmasına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, davacının almış olduğu raporların çalışma düzenini ve işyeri organizasyonunu bozacak yoğunlukta olmadığı da kabul edilmelidir.
Bu itibarla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı anlaşılmış olup davacının istinaf itirazlarının kabulü, davalının istinaf itirazlarının ise reddi gerekmiştir.”
Adana BAM 7. Hukuk Dairesi, E. 2024/454, K. 2024/1859, T. 26.12.2024
|
|
|
BAG’den Önemli Karar: İşveren Maaş İndirimi İçin Kanıt Sunmalı
|
|
Almanya Federal İş Mahkemesi (BAG), 20 Mart 2025 tarihli kararında (Ref. 7 AZR 46/24), bir iş konseyi (Betriebsrat) üyesinin maaş düzeltmesine ilişkin ispat yükümlülüğünün işverene ait olduğuna hükmetti.
Dava, daha önce Volkswagen’e ilişkin “VW kararı” sonrasında, iş konseyi üyelerine aşırı ödeme yapılmasının zimmete para geçirme şüphesi doğurduğu gerekçesiyle bir işverenin bir iş konseyi üyesinin maaşını düşürmesi üzerine açıldı. Davacı, kendisine daha önce belirlenen yüksek maaşın devamını ve eksik ödemelerin tazminini talep etti. İlk derece mahkemesi davacıyı büyük ölçüde haklı bulmuştu.
BAG, işverene, iş konseyi üyesine yapılan önceki maaş artışının objektif olarak yanlış olduğunu ispatlama yükümlülüğü getirdi. Bu, işverenin maaş indirimi yapmadan önce geçmiş ödeme artışının hatalı olduğunu açıkça göstermesi gerektiği anlamına geliyor.
Dava, alt mahkeme (Aşağı Saksonya Bölge İş Mahkemesi) tarafından yeniden değerlendirilecek.
Kararın Önemi: BAG, iş konseyi üyelerinin ücretlerinin düşürülmesinde daha sıkı kurallar getirerek, işverenlere maaş indirimi konusunda dikkatli olmaları ve geçerli ispat yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini vurgulamış oldu.
|
|
|
GÜNÜN SORUSU VE BİLGİLERİ
|
|
|
|
|
SORU: Satış ekibine yönelik performans sürecinde, başarılı bulunan çalışanlara cep telefonu, kulaklık, akıllı saat gibi ödüller verilmesi planlanmaktadır. Bu ödüllerin ayni nitelikte bordroya yansıtılması düşünülmektedir. Sürecin nasıl yapılandırılması gerektiği konusunda görüş ve önerilerinizi rica ederiz.
|
|
CEVAP: Direkt olarak bu ürünlerin çalışanlara verilmesi ayni yardım mahiyetinde olacaktır. Bu sebeple ürünün bedeli net olarak kabul edilip GV ve DV ile brütleştirilerek bordroya alınmalıdır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Aylık Maktu Ücret Uygulamasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Aylık maktu ücret, işçiye her ay sabit bir brüt ücret ödenmesini ifade eder ve ayın gün sayısına (28, 30 veya 31) bağlı olmaksızın sabit kalır. Bu uygulama, çalışan ile işveren arasındaki ücret ilişkisinde hem bordro hem SGK bildirimleri açısından bazı yükümlülükler doğurmaktadır.
✅ Uygulamada Doğru Yaklaşımlar
- Sözleşmeye açık ifade eklenmeli: İş sözleşmesinde “aylık maktu ücret” ifadesine yer verilmesi, ileride doğabilecek yorum farklılıklarını engeller.
- Sabit brüt ödeme yapılmalı: Ay kaç gün sürerse sürsün, ücret değişmemeli; 30 gün üzerinden ödenmelidir.
- SGK’ya eksiksiz gün bildirimi: Bu ücret türünde her ay 30 gün üzerinden prim bildirilmelidir. Aksi takdirde eksik prim bildirimi nedeniyle idari yaptırımlar doğabilir.
- Fazla mesai ayrıştırılmalı: Maktu ücretin içine fazla mesai dahil edilemez, bu ödemeler ayrıca hesaplanmalı ve bordroda açıkça gösterilmelidir.
- Hafta ve resmi tatiller ücretin içinde yer alabilir: Ancak bu durum, 45 saatlik yasal haftalık çalışma süresinin karşılandığı varsayımıyla geçerlidir.
- Bordro şeffaflığı sağlanmalı: Ücretin brüt ve net tutarları, fazla çalışma ve kesintiler ayrı ayrı belirtilmelidir.
- Fesih hesaplamalarında brüt maktu ücret esas alınır: Kıdem, ihbar ve kullanılmayan izin ücretleri bu tutar üzerinden hesaplanmalıdır.
❌ Uygulamada Karşılaşılan Hatalar
- Şubat ayında 28 gün üzerinden ücret ödenmesi: Aylık maktu ücrette, Şubat ayı da dahil olmak üzere ücretin ay gün sayısına göre azaltılması hukuken geçerli değildir. Bu tür uygulamalar işçi açısından haklı fesih ve alacak davası riskini doğurur, ayrıca SGK açısından da ceza konusu olabilir.
Not: Bu bilgilerin dayanağını İş Kanunu, Borçlar Kanunu, Sosyal Sigortalar Kanunu ve Yargıtay kararları oluşturmaktadır. Bordro uygulamalarında tereddüt yaşanan durumlarda ilgili mevzuat ve yargı içtihatlarının dikkate alınması önem arz eder.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|