|
|
|
|
Ekonomik Güven Endeksi, Mayıs 2025
|
|
TÜİK’in 28.05.2025 tarihli verilerine göre, ekonomik güven endeksi 96,7 oldu.
Ekonomik güven endeksi Nisan ayında 96,6 iken, Mayıs ayında %0,05 oranında artarak 96,7 değerini aldı.
Bir önceki aya göre Mayıs ayında tüketici güven endeksi %1,1 oranında artarak 84,8 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %2,2 oranında azalarak 98,6 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %0,9 oranında artarak 110,5 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %0,6 oranında artarak 111,2 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %3,9 oranında artarak 88,4 değerini aldı.
|
|
|
|
|
Bakan Işıkhan: “İş Kazası Ölüm Oranları Azaldı, Hedefimiz Sıfır Kayıp”
|
|
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Kayseri’de düzenlenen 38. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası etkinliğinde yaptığı konuşmada, iş kazası ölüm oranlarında ciddi bir azalma yaşandığını vurguladı. “İşin geleceğinden önce işçimizin can güvenliği önceliğimiz” diyen Işıkhan, ILO’nun 2024-2030 Küresel İş Sağlığı ve Güvenliği Stratejisi’ne Türkiye’nin de taraf olduğunu ve bu kapsamda ulusal çerçevenin güçlendirileceğini belirtti.
Bakan Işıkhan, konuşmasında ayrıca “Destekli İstihdam Modeli” ile özel gereksinimli bireylerin iş gücüne katılımını artıracak yeni destekleri açıkladı. Engelli bireyleri istihdam eden işverenlere ücret ve iş yeri düzenleme desteği sağlanacağını, bu desteğin 26.000 – 35.000 TL arasında olacağını ifade etti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üretim ve İstihdam İçin Yeni KOBİ Paketi: Sanayicilerden Ek Reform Çağrısı
|
|
Hazine ve Maliye Bakanlığı, imalatçı KOBİ’lere yönelik 25 milyar liralık kefalet limitiyle yaklaşık 30 milyar liralık kredi desteği sağlayacak yeni bir destek paketi açıkladı. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, bu adımı memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.
Çevikel, söz konusu finansman desteğinin üretimin sürekliliği ve istihdamın korunması açısından önemli olduğunu vurgularken, sanayicilerin sorunlarının yalnızca finansmanla sınırlı olmadığını ifade etti. Özellikle yüksek enerji maliyetlerinin rekabet gücünü zayıflattığını belirten Çevikel, bu alanda teşvik ve düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Ayrıca adil ve öngörülebilir bir vergilendirme sisteminin ve yapısal reformların somut adımlarla desteklenmesinin önemine dikkat çeken Çevikel, KOBİ’lerin küresel pazarlarda rekabet edebilmesi için markalaşma ve dijital dönüşüm süreçlerine özel destek verilmesi gerektiğini vurguladı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ILO: 2025’te Küresel İstihdam Tahmini 7 Milyon Azaltıldı
|
|
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), “Dünya İstihdam ve Sosyal Görünüm – Mayıs 2025” raporunda, küresel istihdam artışının yavaşladığını açıkladı. Önceki tahmin olan 60 milyon yeni işin, 53 milyona düşürüldüğü belirtildi. Bu durum, küresel ekonomik büyümenin %3,2’den %2,8’e gerilemesine bağlandı. ILO’ya göre, 84 milyon işin ABD tüketici talebine bağımlı olması, ticaret gerilimleri nedeniyle bu istihdamın tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Raporda ayrıca, emek gelirinin GSYH içindeki payının düşmesi, kadınların yüksek becerili işlerdeki artışı, mesleki ayrımcılık, eğitim-iş uyumsuzluğu ve yapay zekâ kaynaklı iş dönüşümü gibi önemli bulgular da yer alıyor. ILO Genel Direktörü GilbertF. Houngbo, istihdam krizinin önüne geçmek için sosyal korumanın güçlendirilmesi, beceri yatırımı ve kapsayıcı işgücü politikaları öneriyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Belçika ve Hollanda Örneğinde Uzaktan Çalışmanın Vergisel Riskleri: Ev Ofisi Daimi İş Yeri Sayılır mı?
|
|
Uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, uluslararası şirketler için küresel yetenek erişimi gibi fırsatlar yaratırken, aynı zamanda vergi risklerini, özellikle de çalışanın ev ofisinin “daimi iş yeri” (PE) sayılması riskini beraberinde getiriyor. Eğer bir ev ofisi PE olarak kabul edilirse, işveren çalışanın ülkesinde kurumlar vergisi, raporlama ve çifte vergilendirme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu risk, çalışanın karar verici veya stratejik pozisyonda olması durumunda daha da artar.
OECD Model Vergi Sözleşmesi’ne göre, ev ofisin PE sayılması için işin düzenli yapılması, işverenin bunu açık veya örtülü biçimde talep etmesi ve belirli bir kontrol kurması gerekir. Belçika ve Hollanda arasındaki 2023 anlaşması, çalışanın 12 ayda zamanının %50’sinden azını evden çalışması halinde PE oluşmayacağını öngörmektedir. Almanya, Avusturya, Finlandiya, İsveç ve Danimarka gibi ülkeler PE değerlendirmesinde farklı kriterler uygulamaktadır. Özellikle Danimarka, üst düzey yöneticinin evden yaptığı stratejik faaliyetleri PE oluşumu için yeterli saymıştır.
Bir PE oluştuğunda, OECD’nin Yetkilendirilmiş Yaklaşımı (AOA) doğrultusunda, karlar işlevlere, varlıklara ve risklere göre bu PE’ye tahsis edilir. İşverenler, bu riski önlemek için uzaktan çalışmanın gönüllü olduğunu belgelendirmeli, fiziksel ofis erişimi sağlamalı ve ev ofisinin çalışanın kontrolünde olduğunu sözleşmelerle netleştirmelidir. Ayrıca, Belçika’da 30 günü aşan varlık, PE olmasa bile vergi beyannamesi yükümlülüğü doğurabilir. OECD’nin güncellenmiş yorumlarının 2025 sonunda yayımlanması beklenmektedir.
|
|
|
|
|
İngiltere: HSBC, Ofise Gelmeyen Çalışanın Primini Kesecek
|
|
HSBC, İngiltere’deki çalışanlarına, haftada en az %60 oranında (3 gün) ofiste bulunmamaları halinde performans primlerinin düşebileceğini bildirdi. Bloomberg ve Financial Times’ın haberine göre, bu uygulama, banka çalışanlarının performans değerlendirmelerine de yansıtılacak.
Bu adım, Lloyds, Barclays ve PwC gibi diğer finans ve danışmanlık devlerinin de benzer ofise dönüş zorunlulukları getirdiği bir döneme denk geliyor. Örneğin, PwC, kurallarına uymayan personel için disiplin işlemi başlatılabileceğini duyurdu. PwC’nin İngiltere İnsan Kaynakları Başkanı Philippa O’Connor, bu uygulamanın gerektiğinde ikramiye iptali, terfi engeli ve hatta işten çıkarma ile sonuçlanabileceğini belirtti.
Buna karşın Citigroup, esnek hibrit çalışma modelini sürdürme kararı aldı. CEO Jane Fraser, bu yaklaşımın Citi’ye rakiplerine karşı avantaj sağladığını savundu.
HiBob CEO’su Ronni Zehavi, HSBC’nin politikasını “geriye dönük ve kısa görüşlü” olarak nitelendirdi. Zehavi, bu tür kuralların çalışan bağlılığını azaltabileceğini, özellikle de bakım sorumluluğu olan çalışanlar için eşitsizliğe yol açabileceğini vurguladı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Volvo’dan Küresel Tasarruf Hamlesi: İdari Kadroda Daralma
|
|
Volvo Cars, daha önce duyurduğu tasarruf programını genişleterek, yeniden yapılanma kapsamında yaklaşık 3 bin idari çalışanı işten çıkarmayı planl ıyor. İşten çıkarmalar, ağırlıklı olarak İsveç’teki idari personeli kapsayacak ve bu sayı, şirketin toplam idari kadrosunun yaklaşık %15’ine denk geliyor. Volvo dünya çapında 43.800 kişi istihdam ediyor. Çinli Geely Holding’e bağlı olan şirket, yüksek maliyetler, elektrikli araçlara olan talebin düşmesi ve küresel ticari belirsizliklerle mücadele ediyor. Şirket, yeniden yapılandırma sürecinde 1,5 milyar İsveç kronu (yaklaşık 140 milyon dolar) maliyet öngörüyor. CEO Hakan Samuelsson, bu süreci atlatmak için nakit akışının iyileştirilmesi ve yapısal maliyet düşüşünün gerektiğini belirtti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ILO’dan Küresel Mesaj: İş Kazalarında Sosyal Koruma Standartları Güçlendirilmeli
|
|
ILO tarafından hazırlanan İş Kazası Sigortasında Kapsayıcı Korumanın Sağlanmasına yönelik genel anket, iş kazası ve meslek hastalığı kaynaklı gelir kayıplarına karşı sosyal güvenlik standartlarını irdelemektedir. Konu, işçilerin kapsamlı, adil ve sürdürülebilir bir şekilde korunmasına odaklanmaktadır.
1. Kapsamlı Koruma İlkesi:
ILO’nun iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin sözleşmeleri (No. 12, 19,102, 121), tüm işçilerin eşit koruma altında olmasını, kazalara karşı gelir güvencesi sağlanmasını, sağlık hizmetlerine erişimi ve mesleki rehabilitasyonu kapsayan bütüncül bir sistem öngörmektedir.
2. Yasal Düzenlemeler ve Uygulamalar:
Çoğu ülkede iş kazası sigortası zorunlu sosyal sigorta sistemiyle yürütülmektedir. İşveren sorumluluğuna dayalı sistemler, ILO sözleşmeleriyle uyumsuz bulunmakta; çünkü bu sistemlerde tazminatlar genellikle sınırlı süreli, tek seferlik ödemelerle sağlanmakta ve sağlık harcamalarının karşılanmasında kısıtlar bulunmaktadır.
3. Kapsam ve Erişimde Boşluklar:
Bazı sektörler, küçük işletmeler ve tarım işçileri kapsam dışı kalabilmekte, ayrıca kayıt dışılık ve bilgi eksikliği etkin korumayı engellemektedir. Özellikle tarım işçileri ile göçmen işçilerin sigorta sistemlerine erişiminde ciddi zorluklar yaşanmaktadır.
4. Sağlanan Haklar:
Tıbbi hizmetler, geçici iş göremezlik, sürekli iş gücü kaybı ve ölüm halinde hak sahiplerine gelir desteği sağlanmalıdır. Sözleşmeler, bu yardımların belirli asgari oranlarda, düzenli ve bekleme süresi olmaksızın verilmesini öngörmektedir.
5. Önleyici Tedbirler ve Rehabilitasyon:
Kazaların önlenmesi ve işçilerin yeniden istihdama kazandırılması, sigorta sistemlerinin temel hedeflerindendir. Bu çerçevede, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının desteklenmesi ve işverenlerin teşvik edilmesi vurgulanmaktadır.
6. İdari ve Mali Yapı:
Devletler, sosyal güvenlik kurumlarının işleyişinden nihai olarak sorumludur. Finansal sürdürülebilirlik için aktüeryal analizler yapılmalı, uyum ve denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir.
7. Dijitalleşme ve Şeffaflık:
Dijital araçların kullanımı süreçlerin izlenebilirliği ve kaynak tahsisi açısından önemli görülmektedir. Şeffaf, hızlı ve erişilebilir başvuru ve itiraz mekanizmaları önerilmektedir.
8. Sözleşmelerin Yaygınlaştırılması:
Son on yılda bazı ülkeler sözleşmeleri onaylamış olsa da, özellikle Tarım Sözleşmesi (No.12) kapsamında uygulama eksikleri dikkat çekmektedir. Tarımsal işçilerin kapsama alınması, raporda özel olarak vurgulanmıştır.
Sonuç: Rapor, iş kazası sigortasının yalnızca zararların tazmininden ibaret olmadığını, aynı zamanda işçilerin sağlık, gelir güvenliği ve yeniden istihdamı açısından kritik rol oynadığını ortaya koymaktadır. Sosyal adaletin ve insana yakışır çalışmanın teminatı olan bu sistemlerin, özellikle düşük gelirli ve kırılgan gruplar için daha erişilebilir ve kapsayıcı hale getirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
|
|
|
YASAL DÜZENLEMELER VE YARGI KARARLARI
|
|
|
|
Fazla Çalışma Tespitinde 20-25 Dakika Kuralı: Yargıtay Ne Diyor?
|
|
“Somut olayda, davacı işçinin 20/08/2010 – 12/11/2014 tarihleri arası döneme ilişkin fazla çalışma alacağı işyeri giriş çıkış kayıtları ile davacı tanık beyanlarına göre hesaplanmış ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunda yanlışlı değerlendirmeler ile haftalık 45 saati aşmasa da günlük 11 saati aşan çalışmaların bulunduğu haftalar dışında da davacının fazla mesai ücretinin günlük bazda hesaplandığı ve Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliği’nin 5/2. maddesinin günlük olarak dikkate alındığı anlaşılmış olup bu nedenle mahkemece – günlük 11 saati aşan çalışmaların bulunduğu haftalar dışında – işe girişlerde 20 dakikaya kadar erken girişlerin, çıkışlarda ise 25 dakikaya kadar geç çıkışların ve yasal ara dinlenme sürelerinin değerlendirilmesi sonucunda davacının haftalık çalışma süresi belirlendikten sonra normal çalışma süresinin çıkarılması ile fazla çalışma tespit edilmeli ve bu sonuca göre yarım saatten az olan süreler yarım saat, yarım saati aşan süreler ise bir saat kabul edilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2020/2569, K. 2020/10699, T. 06.10.2020
|
|
|
Fransa: Çalışanın Sağlık Durumuna Uygun Görev Verilmemesi Ayrımcılık Sayıldı
|
|
Fransa Yüksek Mahkemesi, 2 Nisan 2025 tarihli kararında, işverenin işyeri hekiminin çalışanın sağlık durumuna uygun bir görev verilmesi yönündeki talebini gerekçesiz şekilde reddetmesini ayrımcılık olarak değerlendirdi. Mahkemeye göre, işverenin bu talebi yerine getirmemesi ve buna dair nesnel bir gerekçe sunamaması, ayrımcılığın varlığını göstermek için yeterlidir.
İşyeri hekimi tarafından önerilen düzenlemeler, işveren tarafından uygulanabilir değilse ya da şirket üzerinde orantısız bir yük doğuruyorsa, işverenin bu durumu hem çalışana hem de hekime yazılı olarak bildirmesi veya iş mahkemesine başvurması gerekir. Aksi halde yapılacak olası bir işten çıkarma, sadece haksız değil, aynı zamanda ayrımcı nitelikte değerlendirilir ve geçersiz sayılır.
|
|
|
GÜNÜN SORUSU VE BİLGİLERİ
|
|
|
|
|
SORU: Bazı çalışanlarımızın günlük 11 saatlik çalışma süresini aştığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda, söz konusu fazla çalışma süreleri için uygulanması gereken ücretlendirme çarpanı konusunda nasıl bir yol izlememiz gerektiği hakkında bilgi ve desteğinizi rica ederiz.
|
|
CEVAP: Günlük 11 saati aşan fazla mesai süreleri de %50 zamlı ödenecektir. Normal fazla mesai hesabından farkı bulunmuyor diğer bir ifadeyle.
Günlük 11 saati aşan çalışmalar çalışma sürelerine aykırılık riskini gündeme getirir. Aynı zamanda 11 saati aşan çalışmada çalışanın haklı sebeple fesih hakkı doğar. Yine 11 saati aşan çalışmalar, olası iş kazalarında işverenin kusur oranını arttırır.
Bu sebeple günlük çalışma süresinin 11 saati aşmamasına dikkat edilmesinde yarar bulunuyor.
Aşıldığı durumlarda ise yukarıda belirttiğimiz şekilde fazla mesai hesaplanarak ödenecektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tutukluluk Hali Devam Eden Personel
- Belgelendirme Zorunluluğu: Tutukluluk veya gözaltı halinin resmî belge ile doğrulanması beklenmelidir.
- SGK Eksik Gün Bildirimi: Eksik gün bildirimi, SGK sisteminde ilgili aya ait olarak:
- 04 – Gözaltına Alınma
- 05-Tutukluluk kodlarıyla yapılmalıdır.
- İş Sözleşmesinin Askıya Alınması: Bu süreçte iş ilişkisi askıya alınır; çalışana ücret ödenmesi gerekmez.
- Fesih Hakkı ve Kanuni Dayanak:
- 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesine göre: Tutukluluk süresi, işçinin ihbar süresini (17. madde) aşarsa işverenin derhal fesih hakkı doğar.
- Dolayısıyla, işçinin gözaltına kaldığı veya tutuklu olduğu sürenin ihbar önelini aşması halinde işveren için fesih hakkı doğar.
- İşten Çıkış Kodu: SGK işten çıkış bildirimi, “27 – İşveren Tarafından Zorunlu Nedenle ve Tutukluluk Nedeniyle Fesih” koduyla yapılmalıdır.
- Kıdem Tazminatında Süre Hesabı: Tutuklulukta geçen süreler, kıdem süresine dâhil edilmez. Sürenin uzunluğu dikkate alınmaksızın bu dönem kıdem hesabına katılmaz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|