|
|
|
|
SGK Borçlarının Ertelenen Ödeme Süresi Yaklaştı
|
|
SGK tarafından mücbir sebep kapsamında ertelenen prim borçlarının son ödeme tarihi olan 02 Haziran 2025 yaklaşıyor. Bu tarihe kadar ödeme yapılmazsa, gecikme cezası ve zammı uygulanacaktır. Ayrıca bu tarihten sonra yapılacak ödemeler teşviklerden yararlanmayı da engelleyebilir.
Kapsam: Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ile Gaziantep ili İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde faaliyet gösteren:
- 4/a, 4/b ve 4/c kapsamındaki sigortalılar
- Ek-5, Ek-6 sigortalıları
- Genel sağlık sigortalıları
- Aracılık ve sorumluluk sözleşmesi kapsamındaki işverenler
Ertelenen Borçlar:
- 2023 yılı ve 2024 yılı Ocak–Ekim dönemine ait prim borçları
- 06.02.2023 sonrası mücbir sebep kapsamına giren tüm SGK prim borçları
|
|
|
|
|
Araç Kiralama İşlerinde Asgari İşçilik Uygulaması
|
|
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), araç kiralama işlerinde asgari işçilik uygulamasına dair belirsizlikleri gidermek amacıyla yeni bir düzenleme yayımlamıştır. Bu düzenlemeyle, özellikle sürücüsüz araç kiralama işlerinde sigortalı bildiriminin nasıl ele alınacağı netleştirilmiş ve uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Sadece Sürücüsüz Araç Kiralanan İşler: Eğer ihale konusu, sürücüsüz binek veya hafif ticari araçların kiralanması ise ve ihale makamı tarafından bu iş kapsamında herhangi bir sigortalı personelin çalıştırılmadığı açıkça belirtilmişse, bu tür işler için asgari işçilik ön değerlendirmesi yapılmayacaktır. Ayrıca aksi bir tespit olmadığı sürece, bu hizmetler için sonradan iptal işlemi uygulanmayacaktır.
Hem Sürücülü Hem Sürücüsüz Araçların Kiralandığı İşler: İhale konusu, bir kısmı sürücülü, bir kısmı sürücüsüz araç kiralama işlerini kapsıyorsa ve sözleşme veya teknik şartnamede sürücülü araç sayısı veya bu işte çalışacak personel sayısı açıkça belirtilmişse, 2011/13 sayılı Genelge’nin 3.2 numaralı maddesi uyarınca kişi/gün esasına göre asgari işçilik araştırması yapılacaktır.
Ancak sürücülü olarak çalışacak kişi sayısı ya da araç sayısı sözleşmede yer almıyorsa, bu durumda SGK Asgari İşçilik Tespit Komisyonu tarafından yayımlanan oranlar ve sürücülü araçlar için ödenen hakkediş tutarı dikkate alınarak asgari işçilik hesaplaması yapılacaktır.
Sürücüsüz Araç ve Sürücüsüz İş Makineleri İçeren İhaleler: İhalenin konusu hem sürücüsüz araç hem de sürücüsüz iş makinesi kiralama işini kapsıyorsa ve iş makinelerine dair bakım, onarım, periyodik bakım, yağ değişimi, tamirat gibi işçilik gerektiren hizmetlerin yükleniciye ait olduğu sözleşme veya teknik şartnamede açıkça belirtilmişse; bu durumda da SGK Tebliği’nde belirtilen asgari işçilik oranı ile iş makineleri için ödenen hakkediş tutarı birlikte değerlendirilerek asgari işçilik araştırması yapılacaktır.
Tüm Kamu Kurumları İçin Geçerli: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca, yalnızca 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılan işler değil, kamu kurum ve kuruluşlarının kendi özel mevzuatlarına göre yaptığı tüm araç kiralama işleri de asgari işçilik uygulamasına tabidir. Yani uygulama kapsamı oldukça genişletilmiştir.
Dikkat Edilecek Hususlar
- Sigortalı bildiriminin kişi/gün esaslı yapılması gerekmektedir.
- Sözleşmede açık şekilde sürücülü/sürücüsüz araç sayısı veya personel belirtilmemişse SGK Tebliğ hükümleri uygulanır.
- Eksik bildirilen işçiliklerde %25 oranında eksik işçilik araştırması esas alınabilir.
- Kamu idarelerinin yaptığı tüm araç kiralama işleri asgari işçilik uygulaması kapsamındadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Mısır’dan Ayakkabı İthalatı İlk Çeyrekte 1400 Kat Arttı
|
|
2025’in ilk üç ayında Mısır’dan yapılan ayakkabı ithalatı, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 1400 kat arttı. 2024 ilk çeyreğinde yalnızca 1.647 dolar olan ithalat, 2025’in aynı döneminde2,6 milyon dolara çıktı.
- Çin’den gelen taban ve saya ürünleri, Mısır’da montajlanarak yüksek gümrük vergilerinden kaçınıp Türkiye’ye sokuluyor.
- AYSAD Başkanı Sait Salıcı, bu yöntemin giderek yaygınlaştığını ve sektörü tehdit ettiğini belirtti.
Sektörde Kapanan Firmalar ve Daralma
- Son1-1,5 yılda sektör firmalarının %10’u kapandı.
- Yüksek faiz ve dalgalı ekonomi, üretimi ve yatırımı zorluyor.
- Vadelerin12 aya çıkması, finansal riski büyütüyor.
AYSAD Başkanı’ndan Uyarılar
- “Üretici kalmayacak”: Süreç bu şekilde devam ederse, üretim duracak, istihdam kaybı yaşanacak.
- Vergi baskısı değil destek gerek: OSB’lerde kayıt dışı ile mücadeleye öncelik verilmesi çağrısı yapıldı.
Türkiye’de ayakkabı ve yan sanayi üretimi, ucuz montaj ithalatı, ekonomik baskılar ve politika belirsizlikleri nedeniyle ciddi risk altında. Sektör temsilcileri, koruyucu önlemler, teşvikler ve kayıt dışı ile etkin mücadele çağrısında bulunuyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yapay Zekâ Destekli Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi
|
|
Yapay zekâ (YZ), geri dönüşüm ve atık yönetimi süreçlerini dijitalleştirerek hem çevresel hem ekonomik açıdan sürdürülebilir çözümler sunuyor.
Geri Dönüşümde YZ Uygulamaları:
- YZ destekli robotlar ve otomatik sınıflandırma sistemleri, atıkları daha hızlı ve doğru ayırıyor.
- Akıllı sensörlerle doluluk takibi yapılarak gereksiz toplama işlemleri önleniyor.
- Analitik sistemlerle en verimli geri dönüşüm türleri belirleniyor.
Atık Yönetiminde YZ Teknolojileri:
- YZ sensörleri ve veri analitiği sayesinde atık üretimi izleniyor, kaynak israfı azaltılıyor.
- Tahmin modelleriyle gelecekteki atık üretimi öngörülerek süreçler önceden optimize ediliyor.
Sürdürülebilir Pazarlamada YZ:
- YZ, tüketici davranışlarını analiz ederek çevreci ürünlerin hedef kitleye etkili tanıtımını sağlıyor.
- Çevresel veriler ışığında tüketicilere şeffaf bilgi sunularak güven inşa ediliyor.
Geleceğe Yönelik Stratejik Yaklaşım:
- YZ yalnızca atık yönetimini değil, tüm üretim süreçlerini daha sürdürülebilir hale getirebilir.
- Şirketler, bu teknolojilerle hem çevre hem rekabet avantajı kazanabilir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ofise Geri Dönüş: Gizli Bir İşten Çıkarma Taktiği mi?
|
|
Pandemiyle birlikte yaygınlaşan uzaktan çalışma modeli, 2021 sonrası yerini yeniden ofise dönüş çağrılarına bırakırken, bu geçişin arkasında farklı motivasyonlar olabileceğine dair tartışmalar büyüyor.
2025 verilerine göre, ABD’de şirketlerin %87’si ofise dönüş politikası uygularken, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki tam uzaktan çalışma ilan oranı%11’den %5’e düştü. Bu dönüş sürecinde liderlerin açıklamaları, ekip uyumu ve yaratıcılık gibi gerekçelerle desteklense de çalışanların büyük çoğunluğu (%87’si hibrit modeli, %77’si uzaktan çalışmayı tercih ediyor) bu zorunlu dönüşe tepkili.
Gizli Bir Strateji İddiası
Business Insider’da yayımlanan bir makale, bazı şirketlerin ofise dönüşteki ısrarını çalışanları gönüllü olarak ayrılmaya yönlendirme stratejisi olarak değerlendirdi. Analistlere göre; yüksek tazminat ödememek için zorlayıcı ofise dönüş politikaları devreye alınıyor ve bu yolla çalışanlar istifaya zorlanıyor olabilir.
Özellikle yetenek kıtlığının yaşandığı bir dönemde esnek çalışmanın çalışanlar açısından bu denli önemli olması, şirketlerin katı tutumunu daha da tartışmalı hale getiriyor. Analizler, bu yaklaşımın kritik yetenek kayıplarını göze almak anlamına geldiğini ve ofise dönüş politikalarının arka planında farklı amaçlar olabileceğini öne sürüyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DEHB’li Çalışana Sözsüz Jestlerle Yapılan Davranışlar Ayrımcılık Sayıldı
|
|
Birleşik Krallık’ta görülen iş mahkemesi davasında, bir savunma şirketinde yazılım mühendisi olarak çalışan Robert Watson, DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) nedeniyle ayrımcılığa uğradığı gerekçesiyle işverenine dava açtı.
Watson’ın çalışma performansı ve zaman yönetimiyle ilgili sorunları, daha sonra DEHB tanısı ile ilişkilendirildi. Ancak proje lideri DT, Watson’a yönelik tekrarlayan iç çekme ve abartılı nefes verme gibi sözsüz tepkiler gösterdi. Mahkeme, bu davranışların Watson’ın engeliyle doğrudan ilişkili olduğunu ve ayrımcılık teşkil ettiğini belirledi.
Mahkeme Kararı:
2010 Eşitlik Yasası’nın 15, 20, 21 ve 26. maddeleri uyarınca ayrımcılık yapıldığına hükmedildi. Watson’ın işten çıkarılması adil bulunmakla birlikte, yöneticisinin davranışlarının akıl sağlığına olumsuz etkileri olduğu kabul edildi. İç çekme ve jestler, engeliyle bağlantılı bir ayrımcılık olarak değerlendirildi. Roke Manor Research’ün daha erken evrede uyum düzenlemeleri yapmaması, ayrımcılığı önleyememiş oldu.
Bu karar, nöroçeşitlilik bağlamında işverenlerin davranışsal farkındalık ve makul uyum yükümlülüğü konularında daha dikkatli ve eğitimli olması gerektiğini güçlü biçimde ortaya koymaktadır.
|
|
|
|
Fransa’da Emsal Karar: Özel Hayattan Kaynaklanan Davranış, Çalışma Ortamını Tehdit Ederse Disiplin Sebebi Olabilir
|
|
Fransa Yüksek Mahkemesi’nin 26 Mart 2025 tarihli kararı, işverenlerin çalışanlarının özel yaşamına ne ölçüde müdahale edebileceğine ve bu tür müdahalelerin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerle nasıl dengelenmesi gerektiğine dair önemli bir içtihat oluşturmuştur. Kararda, üst düzey bir yöneticinin işyeri dışındaki romantik ilişkisinin, ayrılık sonrası gösterdiği ısrarlı davranışlar nedeniyle iş ortamında ciddi psikososyal riskler yarattığı ve bu durumun başka bir çalışanın ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler doğurduğu belirtilmiştir.
Mahkeme, bu tür davranışların her ne kadar kişisel yaşamdan kaynaklansa da, işyerinde gerçekleşmesi ve diğer çalışanların güvenliği ve refahını tehdit etmesi durumunda işverenin müdahale etme hakkının doğduğuna hükmetmiştir. Bu bağlamda, özen yükümlülüğü, yalnızca işin yürütüldüğü fiziksel ortamla sınırlı değil, çalışanlar arası ilişkilerde ortaya çıkabilecek dolaylı riskleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Karar, disiplin işlemlerinin yalnızca “taciz” gibi etiketlere dayanmak zorunda olmadığını, fiili olguların işverenin özen yükümlülüğünü ihlal edip etmediğine göre değerlendirilebileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, işverenlerin çalışanlarının özel yaşamlarına ilişkin meseleleri değerlendirirken, diğer çalışanların sağlık ve güvenliğini riske atan durumlarda müdahale sorumluluğu bulunduğunu net biçimde ortaya koymaktadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Birleşik Krallık’tan Emsal Karar: Ücret Bilgisi Paylaşımı Rekabet İhlali Sayıldı
|
|
İngiltere Rekabet ve Piyasalar Kurumu’nun (CMA), Nisan 2025’te verdiği tarihi karar, işverenler arası ücret paylaşımına ilişkin uygulamaların artık yalnızca ticari değil, doğrudan insan kaynakları uygulamalarını da ilgilendiren ciddi bir rekabet hukuku konusu haline geldiğini ortaya koydu. BBC, BT, IMG, ITV ve Sky gibi büyük yayın kuruluşlarının, serbest çalışanlara ödenecek ücretleri gizli biçimde sabitleyerek rekabeti engellediği tespit edildi ve toplamda 4,2 milyon sterlinin üzerinde para cezası uygulandı. Bu karar, Birleşik Krallık’ta işgücü piyasalarına yönelik verilen ilk antitröst kararı olması açısından önemli bir dönüm noktası niteliğinde. Karar, ücret paylaşımı ve işe alım süreçlerinin, fiyat sabitleme ya da pazar paylaşımı gibi geleneksel “sert kartel” davranışlarıyla aynı ciddiyetle değerlendirildiğini açık biçimde ortaya koyuyor.
İnsan Kaynaklarını İlgilendiren Kritik Uyarılar:
- Ücret Bilgisi Paylaşımı Tehlikeli Olabilir:
- İşverenler arasında ücret, ikramiye, yan haklar gibi çalışanlara ilişkin bilgilerin paylaşımı (resmî veya gayri resmî) rekabet hukukunu ihlal edebilir.
- İK Ekiplerine Rekabet Hukuku Eğitimi Şart:
- Sadece yöneticiler değil, İK uzmanlarının da rekabet hukukuna uyum konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor.
- Özellikle sektörel kıyaslama, ücret anketleri ve danışmanlarla yapılan veri paylaşımlarında dikkatli olunmalı.
- Kıyaslama Programları ve İkili Görüşmelere Dikkat:
- İK’nın katıldığı sektör toplantıları, dernekler veya birliklerdeki kıyaslama faaliyetleri, bilgi alışverişi açısından risk taşıyabilir. Bu durum, dolaylı bile olsa rekabet ihlali oluşturabilir.
- Çalışan Ayartmama Anlaşmaları (no-poaching agreements) Gündemde:
- AB ve Birleşik Krallık otoriteleri, firmalar arası personel alımını sınırlayan sözlü ya da yazılı anlaşmaları da mercek altına alıyor. Bu tür anlaşmaların, rekabeti sınırlayıcı “nesnel kısıtlama” sayıldığı belirtiliyor.
- Bilgi Kamuya Açık Olsa Bile Cezadan Kaçış Yok:
- Paylaşılan bilginin kamuya açık olması, rekabet ihlali savunması olarak kabul edilmiyor. Örneğin, Sky’ın ücret bilgilerini ITV ile doğrudan paylaşması, yasa dışı bulundu.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye’de Şirketlerin Afet Yönetimi Hazırlık Durumu
|
|
Marmara Depremi sonrasında Mercer tarafından gerçekleştirilen anket, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin afet yönetimi konusundaki hazırlık düzeyini gözler önüne sererken, kurumların çalışan güvenliği ve operasyonel süreklilik konularında alması gereken pek çok kritik adım bulunduğunu ortaya koyuyor.
Temel Bulgular
1. İletişim Planı
- %51: Afet anında devreye girecek bir iletişim planı mevcut
- %27: Plan oluşturmayı düşünüyor
- %22: Herhangi bir iletişim planı bulunmuyor
- Kullanılan araçlar: WhatsApp, SMS, e-posta, acil durum uygulamaları, telsiz, arama zinciri
2. Deprem Çantası Hazırlığı
- Ofiste Bulundurmak Üzere:
- %64: Deprem çantası dağıtmamış
- %19: Dağıtmış
- %17: Dağıtmayı planlıyor
- Evde Bulundurmak Üzere:
- %76: Dağıtmamış
- %13: Dağıtmış
- %11: Dağıtmayı planlıyor
3. Bina Güvenliği ve Taşınma Desteği
- %64: Çürük raporlu binalarda oturan çalışanlara taşınma desteği vermiyor
- %19: Destek veriyor
- %17: Destek vermeyi planlıyor
4. Uzaktan Çalışma ve Coğrafi Esneklik
- %16: Tamamen uzaktan çalışma modelini değerlendiriyor
- %70: Şehir değiştirmek isteyen çalışanlara olanak sağlıyor
- %99: Merkez ofisi başka bir şehre taşımayı planlamıyor
5. Eğitim ve Gönüllülük
- %60: Afet ve acil durumlar için gönüllü ekip kurmuş ve eğitim veriyor
- %15: Uygulama planlanıyor
- %25: Herhangi bir planı yok
🌟 Öne Çıkan İyi Uygulamalar
- Alternatif şehirlerde ek ofis açma çalışmaları
- Arama kurtarma araçlarının temini
- Alarm ve sensör sistemleri kurulumu
- Tatbikatlar ve seminerler
- Deprem sonrası ücretli/idari izin politikaları
- Maddi destek ve barınma çözümleri
- Ofis fizibilite çalışmaları
📌 Sonuç ve Öneriler
- Türkiye’deki birçok şirketin afet yönetimi konusunda halen ciddi hazırlık açıkları bulunmakta
- Şirketlerin, çalışan güvenliği ve operasyonel süreklilik için iletişim planlarını güncellemesi, uzaktan çalışmayı değerlendirmesi ve fiziksel güvenlik önlemlerini güçlendirmesi kritik önem taşımaktadır
- Mercer’ın raporu, afet yönetiminin bir “kriz anı refleksi” değil, kurumsal kültürün parçası haline getirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
|
|
|
YASAL DÜZENLEMELER VE YARGI KARARLARI
|
|
|
|
İş Arkadaşlarını Ayrılmaya Çağırmak: İşveren Açısından Haklı Fesih Nedeni mi?
|
|
Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, davalı tanık beyanları ve dosya kapsamındaki dilekçeler hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı yanında çalışması devam ederken başka bürolarla görüştüğü ve davalı yanında çalışan diğer avukatlar ile birlikte işten ayrılmaları yönünde görüşmeler yaptığı sabit olup davacının bu davranışının sadakat borcuna aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı ile birlikte büroda çalışan diğer avukatları işten ayrılma konusunda teşvik ettiği belirtilen avukatın dosya kapsamına göre davacı ile aynı pozisyonda çalışmadığı ve kıdemlerinin de farklı olduğu görülmektedir. Dolayısıyla her iki işçi eyleminin işverende yarattığı etkinin aynı olmasını beklemek iş ilişkisinin doğasına aykırıdır. Bu nedenle diğer çalışan avukatın iş sözleşmesinin feshedilmemesinden kaynaklı eşit davranma borcuna aykırı davranıldığı yönündeki Mahkeme gerekçesi yerinde değildir.
Hal böyle olunca davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2024/12168, K. 2024/15288, T. 26.11.2024
|
|
|
Belirli Süreli İşçilerin Korunması – ABAD Büyük Daire Kararı
|
|
Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) Büyük Daire, 20 Şubat 2024 tarihli kararında, belirli süreli işçilerin ayrımcılığa karşı korunması ilkesinin kapsamını ve iş sözleşmesinin feshi gerekçesinin belirtilmesi zorunluluğu bağlamında ulusal mahkemelerin sorumluluklarını değerlendirmiştir.
Olay:
Polonya’da X şirketi ile K.L. arasında 1 Kasım 2019 – 31 Temmuz 2022 tarihlerini kapsayan belirli süreli yarı zamanlı iş sözleşmesi yapılmıştır. Şirket, 15 Temmuz 2020’de K.L.’ye bildirimli fesih yapmış, ancak fesih gerekçesini belirtmemiştir. Polonya İş Kanunu’nun 30(4). maddesi uyarınca, yalnızca belirsiz süreli sözleşmelerin feshinde gerekçe sunma zorunluluğu bulunmaktadır.
K.L., bu uygulamanın AB Direktifi 1999/70/EC’nin Ek Protokolü’nün 4. maddesinde yer alan belirli süreli işçilere karşı ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini ileri sürerek tazminat talebiyle dava açmıştır.
Kararın Önemi:
- ABAD, belirli süreli iş sözleşmesinin gerekçesiz feshedilmesinin, benzer durumda olan belirsiz süreli işçilere tanınan korumadan yoksun bırakılması nedeniyle ayrımcılık teşkil edebileceğini belirtmiştir.
- Mahkeme, ayrıca AB Temel Haklar Şartı’nın 47. maddesi kapsamında, işçilerin etkili yargısal denetim hakkına sahip olması gerektiğini vurgulamıştır.
- Ulusal mahkemeler, AB hukukuna aykırı bir ayrımcılık tespit etmeleri hâlinde, doğrudan etki olmasa bile bu ilkenin etkili uygulanmasını sağlamaktan sorumludur.
Sonuç: Bu karar, belirli süreli işçilere karşı ayrımcılık yasağının uygulanmasında ulusal mevzuatın AB hukuku ile uyumlu olması gerektiğini ve ulusal mahkemelerin bu ilkeyi gözetmekle yükümlü olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
|
|
|
GÜNÜN SORUSU VE BİLGİLERİ
|
|
|
|
|
SORU: Ailesi için sağlık poliçesi yaptırmış bir çalışanın poliçesi, hayat sigortası gibi vergiden düşülebilir mi?
|
|
CEVAP: Gelir Vergisi Kanunu madde 63’e göre, ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50’si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmadığı takdirde indirim konusu yapılabilir.
Yani vergi indiriminden yararlanılabilmesi için temel kurallardan biri poliçeyi çalışanın yapması ve primlerin çalışan tarafından ödeniyor olmasıdır. Çalışan poliçeyi kendisi adına yaptırmış yahut poliçe ettiren aile üyelerinden biri olarak görünüyorsa bile primin kendisi tarafından ödendiğini belgelendirebiliyorsa vergi matrahından indirebilir. Burada poliçe ve makbuzun içeriği, ödemeyi gerçekleştiren kişi alanında kimin bilgisinin yer aldığı önem arz eder.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
İŞ KAZASI
Sosyal güvenlik mevzuatına göre, bir olayın iş kazası olarak değerlendirilebilmesi için 2 koşulun birlikte sağlanması gerekiyor.
İlk koşul aşağıdakilerden birinin kapsamına girmek;
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında.
İkinci koşul, aşağıdakileri birlikte sağlamak;
- Kazayı geçiren kişinin sigortalı olması,
- Kaza sonucu bedence veya ruhça engelli hale gelmesi,
- Kaza ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması gerekir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|