|
|
|
 |
Şirketler Borç Kıskacında: İcra Dosyaları 23 Milyonu Aştı
|
|
Pandemi sonrası dönemde uygulanan sıkı para politikası ve yüksek faiz oranları, şirketlerin finansmana erişimini zorlaştırdı. Bu durum, birçok şirketin borçlarını ödeyememesi ve icra takibine düşmesiyle sonuçlandı. 2025 yılı başından bu yana icra-iflas dosyası sayısı yaklaşık 892 bin adet arttı. Sadece Mart sonundan 15 Nisan’a kadar 162 bin yeni dosya eklendi. Toplam dosya sayısı şu an 23 milyon 147 bin 955.
Şirketleri doğrudan ilgilendiren bir diğer konu, bu dosyaların %80’den fazlasının küçük borçlardan oluşan ilamsız takipler olması. Bu, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin tahsilat sorunu yaşadığını gösteriyor.
2022’de 2 bin TL altı borçların silinmesiyle sistemden yaklaşık 10 milyon dosyanın çıkacağı belirtilmişti. Ancak güncel veriler, dosya sayılarının tekrar bu seviyelere ulaştığını ortaya koyuyor. Bu durum, borçluluk döngüsünün devam ettiğini ve tahsilat sıkıntılarının kalıcılaştığını gösteriyor.
Özetle:
Şirketler, artan faiz oranları ve finansmana erişim güçlükleri nedeniyle likidite sıkıntısı yaşamakta; bu da tahsilat problemleri, icra takipleri ve alacak yönetimi risklerini artırmakta. Özellikle KOBİ’ler, bu süreçte daha kırılgan bir konumda bulunuyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
OECD: Türkiye Ekonomisinde Sıkı Duruş Etkisini Gösteriyor
|
|
OECD Türkiye Raporu’na göre, 2023 ortasından itibaren uygulanan sıkı para ve maliye politikalarıyla birlikte Türkiye’de cari açık azaldı, enflasyon ve beklentileri kademeli olarak düşmeye başladı. OECD, bu sıkı duruşun sürmesi halinde kamu borcunun sürdürülebilir olacağını vurgularken, para politikasında erken gevşeme beklenmediğini belirtti. Raporda, rezervlerin son iki yılda önemli ölçüde arttığı ve net rezervlerin 2024’te pozitife döndüğü ifade edildi. Türkiye ekonomisinin 2025’te %3,1 büyümesi bekleniyor; 2026’da ise %3,9 ile potansiyel büyüme seviyesine ulaşacağı öngörülüyor. Yabancı yatırımcı algısında iyileşme gözlenirken, kalıcı doğrudan yatırımların teşviki için istikrarlı politika uygulamalarının sürdürülmesi gerektiği vurgulanıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
Bakan Işıkhan: 3 Yılda 445 Binden Fazla Kişiye 63,5 Milyar TL Staj Desteği
|
|
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, İŞKUR aracılığıyla son 3 yılda 445.572 kişiye toplam 63,5 milyar TL staj desteği sağlandığını açıkladı. Ayrıca 95.341 kişi kalfalık, 170.726 kişi ustalık belgesi aldı. Bakan Işıkhan, nitelikli iş gücünü artırmak amacıyla stratejik alanlarda çalışmaları sürdürdüklerini belirterek, Ulusal İstihdam Stratejisi ve Orta Vadeli Program hedefleri doğrultusunda yenilikçi adımlar atmaya devam edeceklerini ifade etti.
|
|
|
|
 |
GYİAD ve KONDA’dan Dijitalleşme Raporu: Her 5 Kişiden 1’i İşsiz Kalma Endişesi Taşıyor
|
|
GençYönetici ve İş İnsanları Derneği (GYİAD) ile KONDA Araştırma’nın iş birliğiyle hazırlanan “Dijitalleşen Dünyada Aranan Nitelikli Eleman Fırsatı” raporu, teknolojik dönüşümün Türkiye iş gücü üzerindeki etkilerini analiz ediyor.
Öne Çıkan Bulgular:
- Toplumun %20’si dijitalleşme nedeniyle gelecekte işsiz kalabileceğini düşünüyor.
- Katılımcıların %39’u eğitim aldığı alandan tamamen farklı bir meslekte çalışıyor.
- Her 5 kişiden 1’i mesleğinin teknolojik gelişmelerle tamamen ortadan kalkabileceğini düşünüyor.
- Mavi yakalılar ve meslek lisesi mezunları, teknik beceri yetersizliği algısını daha yoğun yaşıyor.
- Toplumun %35’i mevcut eğitimlerinin gelecekte yetersiz kalacağından endişeli.
Mesleki Eğitimle İlgili Gözlemler:
- Yaz tatilinde çıraklık ve mesleki eğitim kurslarına ilgi 6 yılda iki kat arttı.
- Ustalık gerektiren mesleklerin gelecekte yok olacağına dair yaygın bir algı var.
- Mesleki eğitim alıp işgücüne dahil olmayan bireyler, potansiyel iş gücü olarak değerlendirilebilir.
Yapay Zekâ Korkuları:
- En çok kaybolmasından endişe edilen meslekler: marangozluk, kuaförlük, sanayi bant işçiliği, bankacılık ve öğretmenlik.
|
|
|
|
 |
Avustralya’da “Bağlantıyı Kesme Hakkı” Yasalaştı, Ancak Etkinliği Tartışmalı
|
|
Ağustos 2024 itibarıyla Avustralya, çalışanlara iş saatleri dışında işveren veya üçüncü kişilerden gelen iletişimleri reddetme hakkı tanıyan ülkeler arasına katıldı. Bu hak, iş-yaşam dengesini korumayı amaçlasa da, küresel deneyimler sadece yasal düzenlemenin yeterli olmadığını gösteriyor.
Yasa kapsamında, çalışanlar, makul bir gerekçeleri varsa, çalışma saatleri dışında gelen mesajları görmemek veya yanıtlamamakta özgür. Ancak işverenlerin bu hakkı destekleyen pratik adımlar atması (politikalar, eğitim, e-posta uygulamaları, iş sözleşmelerinin güncellenmesi vb.) gerektiği vurgulanıyor.
Araştırmalar, bu tür hakların uygulanmasında kültürel değişimin ve işverenin aktif rolünün belirleyici olduğunu gösteriyor. 2025 yılı, Avustralya’daki düzenlemenin ne kadar etkili olacağının netleşeceği bir dönem olacak.
|
|
|
|
 |
Trump’ın Çin’e Vergi Kararı Hindistan’a Fırsat Doğurdu
|
|
ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’den ithal ürünlere uyguladığı ek %145 gümrük vergisi, Hindistan için önemli bir fırsat doğurdu. Çin’in yanı sıra Vietnam gibi diğer üretici ülkeler de bu vergilerden etkilenirken, Hindistan 90 günlük bir ertelemeden faydalandı.
Başbakan Modi’nin yıllardır yürüttüğü “Make in India” politikasıyla üretim altyapısını geliştirmeye çalışan Hindistan, Apple’ın tedarikçisi Foxconn’un iPhone üretimini Çin’den Hindistan’a kaydırmasıyla dikkat çekti. Ancak imalatın Hindistan ekonomisindeki payı hâlâ %13’ün altında.
Yüksek maliyetler, kalifiye işgücü eksikliği, teknolojiye erişim sorunları, adalet sistemindeki yavaşlık ve bürokrasi, üretimin büyümesini engelliyor. Yine de Hindistan, özellikle elektronik, otomotiv, tekstil ve kimya sektörlerinde Çin’in yerini almaya hazır olduğunu söylüyor. Apple’ın, Hindistan’daki üretimini %30’a çıkarmayı planladığı ifade ediliyor.
Özetle:
ABD-Çin ticaret savaşının yeni aşaması, Hindistan’a üretim merkezi olma yolunda stratejik bir avantaj sundu; ancak bu avantajın kalıcı hale gelmesi için Hindistan’ın altyapı ve işgücü sorunlarını hızla çözmesi gerekiyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
Virginia’da Fazla Mesai Alan Çalışanlara Rekabet Yasağı Geliyor
|
|
ABD Eyaleti Virginia, 1 Temmuz 2025’ten itibaren, fazla mesai ücreti almaya hak kazanan tüm çalışanlar için rekabet etmeme anlaşmalarını yasaklayacak. Bu düzenleme, daha önce yalnızca “düşük ücretli çalışanlar” için geçerli olan yasağın kapsamını genişletiyor. Yeni yasayla birlikte, gelir düzeyine bakılmaksızın fazla mesaiye uygun tüm çalışanlar artık bu tür kısıtlamalardan muaf olacak.
Ancak, gelirinin büyük kısmı komisyon, teşvik ya da ikramiyelerden oluşan çalışanlar için istisnalar geçerli olacak. Yasa, 1 Temmuz 2025’ten önce imzalanmış sözleşmeleri etkilemeyecek.
İşverenlerin, bu değişiklik doğrultusunda çalışan sınıflandırmalarını ve rekabet etmeme politikalarını gözden geçirmeleri tavsiye ediliyor.
|
|
|
|
 |
Türkiye Yeşil Hidrojen Analizi – EY Türkiye Raporu
|
|
Ernst & Young (EY) Türkiye tarafından yayımlanan bu rapor, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin karbon politikalarına uyum sürecini mercek altına alırken, bu dönüşümde yeşil hidrojenin üstlenebileceği stratejik rolü de kapsamlı bir şekilde ele almaktadır.
Genel Bulgular
- Türkiye’nin karbon yoğun sektörlerinde yeşil hidrojen kullanımı, net sıfır hedeflerine ulaşmada stratejik öneme sahip.
- Yeşil hidrojenin öncelikli kullanım alanları: çimento, demir-çelik, seramik, gübre ve kimya sektörleri.
- Türkiye’de hidrojen tüketimi büyük ölçüde gri hidrojen kaynaklı; yeşil hidrojene geçiş için altyapı yatırımları ve bilinç artışı gerekiyor.
Avrupa Birliği SKDM Etkisi
- 2027’de yürürlüğe girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), karbon yoğun sektörlerde ihracat yapan şirketlere mali yük getirecek.
- İlk etapta etkilenecek sektörler: çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre
- İlerleyen süreçte kapsam: kimya, seramik, cam ve mobilite sektörlerini de içerecek.
Sektörel Dönüşüm Durumu
- Çimento: Karbon yakalama teknolojileri eksik; dönüşüm arzusu mevcut ancak altyapı yetersizliği sürüyor.
- Demir-Çelik: Karbon yoğunluğu yüksek; bazı firmalar dönüşüm planları oluşturuyor, sürdürülebilir enerji kaynakları araştırılıyor.
- Seramik: Enerji maliyetlerindeki artış, yenilenebilir enerji yatırımlarını tetikliyor; yeşil hidrojen kullanımı henüz sınırlı.
- Kimya: Biyoyakıtlarla birlikte yeşil hidrojenin entegrasyonu hedefleniyor; yüksek maliyetler süreci yavaşlatıyor.
Politika ve Regülasyon İhtiyacı
- Yeşil hidrojen gelişimi için yasal düzenlemeler, teşvik mekanizmaları ve düzenleyici çerçevelerin hızla şekillenmesi gerektiği vurgulanıyor.
- Stratejik yatırımlar için elektrolizör yatırımları, paydaş iş birlikleri ve farkındalık artırımı kritik önemde.
Uluslararası Karşılaştırma
- Küresel hidrojen tüketiminde Çin, ABD ve Hindistan önde.
- Türkiye 2020’de 0,8 milyon ton hidrojen tüketti ve bu rakamın artması bekleniyor.
|
|
|
YASAL DÜZENLEMELER VE YARGI KARARLARI
|
|
|
 |
Yargıtay: Aynı İşverene Ait Aralıklı Çalışmalar Toplam Hizmet Süresi Sayılır
|
|
Dosya içeriğine göre davacının, davalı Şirket nezdindeki 27.04.2010-05.03.2012 tarihleri arasındaki ilk dönem çalışma süresi ile 27.11.2012 -07…2013 tarihleri arasındaki ikinci dönem çalışma süresi toplamı üzerinden yıllık izne hak kazandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, davacıya yıllık izin ücretinin kullandırıldığı veya karşılığı olan ücretin ödendiği ispat edilememiştir. Şu hâlde davacının aynı işveren bünyesinde çalıştığı aralıklı süreler birleştirilerek tespit edilen yıllık izin süresine göre yıllık izin alacağı hüküm altına alınmalıdır.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi, E. 2022/17396, K. 2023/146, T. 10.01.2023
|
|
|
Hamilelik Ayrımcılığı Tazminatı Aşırı Bulundu: Mahkeme Kararı Düşürdü
|
|
Birleşik Krallık’ta görülen davada, davacı Graham, Eddie Stobart Ltd şirketinde planlayıcı olarak çalışıyordu ve Ekim 2021’de hamileliğini bildirdi. Doğum izni öncesinde işveren, işten çıkarma süreci başlattı. Davacı, boş pozisyon olan Ulaştırma Vardiya Müdürü (TSM) görevine öncelikli olarak atanması gerektiğini savunsa da, işveren bu pozisyonun uygun olmadığını belirtti ve davacıyı rekabetçi bir başvuru sürecine soktu. Davacı başarılı olamayınca işten çıkarma süreci başladı. Bu süreçte yaptığı ayrımcılık şikâyetleri, teknik nedenlerle işverene ulaşmadı ve sonrasında da dikkate alınmadı.
İş Mahkemesi, davacının iddialarının çoğunu reddetti. Ancak, şikâyetlerin dikkate alınmaması ve davacının doğum iznindeyken uğradığı psikolojik etkiler nedeniyle hamilelik ve annelik ayrımcılığı yapıldığına ve bu nedenle 10.000£ duygusal zarar tazminatına hükmetti.
İşveren karara itiraz etti. EAT, 10.000 £’luk tazminatı “aşırı” buldu ve indirime giderek 2.000 £ + faiz ödenmesine karar verdi. Mahkeme, davacının şikâyetini iletme zorluğu yaşamasının bir stres kaynağı olduğunu kabul etti ancak olayın etkisinin sınırlı olduğunu vurguladı.
|
|
|
GÜNÜN SORUSU VE BİLGİLERİ
|
|
|
|
 |
SORU: İş sözleşmesini feshettiğimiz çalışanlarla yapılan ihtiyari arabuluculuk görüşmelerinde; kıdem ve ihbar tazminatına ek olarak prim veya 1-2-3 maaş tutarında ödeme yapılması yönünde anlaşma sağlanabilmektedir. Bu kapsamda, arabuluculuk tutanağıyla ödemesi kararlaştırılan söz konusu prim ve/veya maaş niteliğindeki ödemelerin gelir vergisi ve sosyal güvenlik (SGK) primine tabi olup olmayacağı konusunda tarafımıza görüş verebilir misiniz?
|
|
CEVAP: Ödemenin arabulucu nezdinde yapılmış olması, tek başına SGK ve vergi uygulanmayacağı anlamına gelmez.
Eğer, işveren feshi sonrası, uyuşmazlık, ihtiyarı ya da arabulucu nezdinde çözülüyorsa ve bunun karşılığında da işe başlatmama tazminatı ödeniyorsa, bu tazminat vergi ve SGK’ ya tabi değildir.
Dolayısıyla, her ödeme için böyle bir görüş mümkün değil.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
İşveren veya İşveren Vekillerinin İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerini Üstlenmesi
Birden Fazla İşyerinde Uygulama:
- İşverenler: Aynı il sınırları içinde, toplam çalışan sayısı 50’nin altında olan birden fazla az tehlikeli sınıftaki işyerinde İSG hizmetlerini üstlenebilir.
- İşveren Vekilleri: Sadece tek bir işyerinde, tam süreli hizmet akdiyle çalıştıkları işyerinde bu görevi üstlenebilir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|