|
|
|
 |
Ücretli Çalışan İstatistikleri – Şubat 2025*
|
|
TÜİK verilerine göre; sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 yılı Şubat ayında yıllık %1,1 artarak 15 milyon 293 bin 843 kişiye ulaştı.
Sanayi sektörü: %2,2 azaldı.
İnşaat sektörü: %2,0 arttı.
Ticaret-hizmet sektörü: %2,9 arttı.
Aylık bazda bakıldığında ise toplam ücretli çalışan sayısı %0,1 azaldı. Sanayi ve inşaat sektörlerinde düşüş görülürken, ticaret-hizmet sektöründe sınırlı artış yaşandı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
Hizmet Üretim Endeksi – Şubat 2025
|
|
TÜİK verilerine göre, hizmet üretim endeksi 2025 yılı Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,2 arttı, bir önceki aya göre ise %2,0 azaldı.
Yıllık değişimlere göre:
▪️ Ulaştırma ve depolama: %3,5 azaldı.
▪️ Konaklama ve yiyecek hizmetleri: %1,4 arttı.
▪️ Bilgi ve iletişim: %4,1 arttı.
▪️ Gayrimenkul: %9,1 arttı.
▪️ Mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler: %1,9 arttı.
▪️ İdari ve destek hizmetleri: %11,6 arttı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
İnşaat Üretim Endeksi – Şubat 2025
|
|
TÜİK verilerine göre inşaat üretim endeksi, 2025 yılı Şubat ayında yıllık bazda %12,7 arttı, aylık bazda ise %0,3 azaldı.
Yıllık değişim
▪️ Bina inşaatı: %14,9 arttı
▪️ Bina dışı yapılar: %10,3 arttı
▪️ Özel inşaat faaliyetleri: %7,1 arttı
Aylık değişim
▪️ Bina inşaatı: %0,9 azaldı
▪️ Bina dışı yapılar: %0,2 azaldı
▪️ Özel inşaat faaliyetleri: %1,6 arttı
|
|
|
|
 |
Yüksek Gelirliler İçin Beyanname Denetimi Başladı
|
|
Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), 2024 yılında 3 milyon TL’nin üzerinde maaş geliri elde eden ancak beyanname vermeyen kişileri tespit ederek harekete geçti. 7 Nisan’da sona eren beyan süresinin ardından ilgili kişilere tebligatlar gönderilmeye başlandı.
GİB, SGK bildirimleri, banka ve sigorta kayıtları gibi çeşitli veri kaynaklarını analiz ederek beyanname vermeyenleri belirliyor. Beyanname vermeyenler hem vergi hem de vergi ziyaı cezası ödemek zorunda kalacak. Ancak vergi dairesi tebligatı gelmeden önce pişmanlıkla başvuranlar, yalnızca vergiyi ödeyerek cezadan kurtulabilecek.
|
|
|
|
İŞKUR Açıkladı: En Çok Eleman Aranan 3 Sektör Belli Oldu
|
|
İŞKUR’un 2025 yılı birinci çeyreğine ilişkin Açık İş İstatistikleri Araştırması’na göre, Türkiye genelinde en çok eleman ihtiyacı duyulan sektörler imalat, konaklama ve yiyecek hizmeti ile inşaat oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre, 1 ve üzeri çalışanı olan işletmelerde toplam 343 bin 770 açık iş tespit edildi. Bu sayı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,1 artış gösterdi. Bakan Işıkhan, iş arayanların istihdama katılımını kolaylaştırmak amacıyla bu tür veri temelli analizlerle adımlar atmaya devam ettiklerini belirtti.
|
|
|
|
 |
İşe Alımda Yapay Zekâ: Fırsatlar, Riskler ve Küresel Düzenlemeler
|
|
Yapay zekâ (AI), işe alım süreçlerinde verimliliği artırsa da, ayrımcılık, veri koruma ve otomatik karar alma gibi konularda işverenler için önemli yasal riskler doğuruyor. Özellikle algoritmaların cinsiyet, ırk, engellilik durumu veya ana dil gibi kriterlere göre adayları dışlayabilme riski, dolaylı ayrımcılık iddialarına zemin hazırlıyor. Ayrıca özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi ve tam otomatik karar süreçlerinde insan müdahalesinin olmaması, GDPR gibi veri koruma düzenlemeleri kapsamında sorun teşkil ediyor. Avrupa Birliği, bu alanda2021’de risk temelli bir düzenleme taslağı sundu.
Almanya, işverenlerin yapay zekâyı devreye almadan önce işçi temsilcilerine danışmasını zorunlu tutuyor.
Birleşik Krallık, 2022’de yapay zekâ düzenlemesine dair genel ilkeleri yayımladı.
ABD’nin New York Eyaleti ise 2023 itibarıyla, yapay zekâ destekli işe alım araçlarının önyargı testinden geçmeden kullanılmasını yasakladı.
Bu çerçevede işverenlere; veri koruma etki değerlendirmeleri yapmaları, adayları şeffaf şekilde bilgilendirmeleri, insan müdahalesini süreçlere dahil etmeleri ve ayrımcılık risklerine karşı sistemleri stres testine tabi tutmaları öneriliyor. Uzmanlar, yapay zekânın yalnızca destekleyici bir araç olarak kullanılmasını, nihai kararların mutlaka insan değerlendirmesiyle verilmesini vurguluyor. Bu alanda farklı ülkelerden de düzenleyici adımlar gelmeye başladı.
|
|
|
 |
İngiltere’de Ofise Zorunlu Dönüş Tartışmaları: WPP Örneği
|
|
İngiltere merkezli reklam devi WPP, çalışanlarını haftada en az dört gün ofise çağıran yeni politikasıyla dikkat çekti. Cuma günleri ücretsiz öğle yemeği gibi teşviklerle ofis katılımı artırılmaya çalışılsa da, çalışanlardan direnç ve imza kampanyaları geldi. Şirketin büyük ajanslarından bazıları masa yetersizliği gerekçesiyle uygulamayı askıya aldı. WPP’nin yaklaşımı, pandemi sonrası hibrit çalışma düzenine alışan çalışanların özerklik, iş-yaşam dengesi ve ulaşım tasarrufu gibi gerekçelerle ofise dönüşe karşı durduklarını gösteriyor. Benzer tepkiler, ABD’de JP Morgan Chase gibi firmalarda da yaşanıyor. Uzmanlara göre, esnek çalışmayı sınırlayan katı politikalar, çalışan bağlılığını ve morali zedeleyebilir; kalıcı çözümler, yalnızca “avantajlar” değil, güven ve açık iletişim temelli çalışma modelleri ile mümkün olabilir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
FDA, Ofise Dönüş Politikasını Geri Çekti: Tele-Çalışmaya Kısmi Dönüş Başladı
|
|
ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), kısa süre önce uygulamaya koyduğu zorunlu ofise dönüş politikasından geri adım atarak, ilaç incelemecileri ve denetçiler başta olmak üzere bazı kilit personelin haftada iki gün tele-çalışmaya devam etmesine izin verdi. Bu politika değişikliği, son haftalarda yaşanan toplu işten çıkarmalar, istifalar ve ekip dağılmalarıyla birlikte FDA’nın temel işlevlerinin, özellikle yeni ilaç onaylarının tehlikeye girdiği endişeleri üzerine geldi. FDA çalışanları, geri dönüş sürecinde fiziksel koşulların yetersizliği ve belirsizlik nedeniyle kuruma olan bağlılıklarının zedelendiğini belirtti.
FDA’nın 7 milyar dolarlık bütçesinin yarısından fazlası, özel sektörden alınan kullanıcı ücretleri ile finanse ediliyor. Ancak bu sistemin sürdürülebilmesi, ajansın belirli federal fonlama seviyelerinin altına düşmemesine bağlı. Uzmanlar, yaşanan personel kaybı nedeniyle bu finansal yapının da risk altına girdiğini ifade ediyor. Yeni atanan FDA Komiseri Dr. Marty Makary’nin, yaşanan zararları telafi etmek üzere ilk adımı olarak tele-çalışma uygulamasına dönüşe onay verdiği bildirildi. Bu gelişme, FDA’nın iş gücünü koruma ve toparlanma sürecinde esnek çalışmayı yeniden bir araç olarak değerlendirdiğini gösteriyor.
|
|
|
|
 |
PwC Küresel Uyum Araştırması 2025
|
|
Küresel ölçekte hızla değişen düzenleyici ortam, şirketler üzerinde artan maliyet ve operasyonel karmaşıklık yaratıyor. Bu ortamda bazı şirketler, süreçlerini, teknolojilerini ve yetenek yapılarını dönüştürerek “uyum öncüsü” haline gelirken; diğerleri, karmaşıklıklar nedeniyle stratejik odaklarını ve ivmelerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Uyum fonksiyonu, artık yalnızca düzenleyici zorunlulukları yerine getirmekle sınırlı değil; stratejik bir dönüşüm destekçisi rolü üstleniyor. Yeni iş modelleri, dijital girişimler ve sektörler arası yenilikler, şirketleri daha bağlantılı, teknolojik ve çevik uyum çözümlerine yöneltiyor.
Raporun Öne Çıkan Bulguları
- %71 – Şirketlerin önümüzdeki 3 yılda dijital dönüşüm girişimlerinde uyum biriminin desteğine ihtiyaç duyacağı öngörülüyor.
- %41 – Yeni iş modellerine geçişte uyum desteğine ihtiyaç duyuyor.
- %51 – Katılımcıların öncelikli odak noktası: siber güvenlik, veri gizliliği ve veri koruma.
- %77 – Uyumla ilgili karmaşıklıkların, şirketlerin büyüme hedeflerini orta veya büyük ölçekte olumsuz etkilediği belirtiliyor.
- %59 – Koordinasyonun artması, karar alma süreçlerine olan güveni artırıyor.
- %64 – Uyum teknolojileri sayesinde riskler daha net görülüyor ve daha etkin yönetiliyor.
- %53 – Uyum problemleri daha hızlı tespit edilebiliyor ve proaktif müdahale sağlanıyor.
- %48 – Uyum raporlamalarının kalitesi artıyor.
- %43 – Verimlilik kazanımı ve maliyet tasarrufu sağlanıyor.
- %7 – Şirketler kendilerini hâlihazırda “uyum öncüsü” olarak tanımlıyor.
- %38 – Önümüzdeki 3 yıl içinde bu konuma ulaşmayı hedefliyor.
Bağlantılı Uyum: Yeni Nesil Uyum Modelinin Temeli
Şirketler için tek tip bir uyum modeli yok; ancak bağlantılı uyum, daha iyi karar alma, şeffaflık, kültürel etki ve stratejik esneklik sağlamak adına ön plana çıkıyor. Bu model, karmaşık risk ortamında hızlı adaptasyonu ve veriye dayalı yönetimi mümkün kılıyor.
Uyum artık yalnızca bir yükümlülük değil, rekabet avantajı sağlayacak stratejik bir fırsat. Dönüşümü destekleyen, proaktif ve teknolojik uyum yapıları; şirketlerin yalnızca riskleri yönetmesini değil, aynı zamanda değer yaratmasını da sağlıyor. Kurumların, bu yeni yaklaşımları benimseyerek uyum fonksiyonlarını dönüştürmeleri hem kaçınılmaz hem de acil bir ihtiyaç haline gelmiştir.
|
|
|
YASAL DÜZENLEMELER VE YARGI KARARLARI
|
|
|
 |
Tasfiye Edilmiş Olsa Dahi Önceki Kıdem Süreleri Yıllık İzin Hesabına Dahil Edilir
|
|
Davacının önceki çalışmalarında hak etmiş olduğu yıllık izin sürelerinin kullandırılmış veya karşılığı ücretin ödenmiş olması önemli olmaksızın, davacının üçüncü döneme ilişkin yıllık ücretli izin süresi belirlenirken davacının ilk iki döneme ilişkin kıdem sürelerinin de dikkate alınması gerekmekte olup, önceki dönemin tasfiye olduğu, davacının yeni bir iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı ve 4 tam yıl olan bu döneme ilişkin hizmet süresine göre talep edebileceği yıllık izin hakkı kalmadığı gerekçesiyle yıllık izin ücret alacaklarının reddi hatalı bulunup, bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2016/29801, K. 2020/14939, T. 05.11.2020
|
|
|
İrlanda Yüksek Mahkemesi’nden İşveren Lehine Karar: Kişisel Verilerden Sorumluluk Yok
|
|
İrlanda Yüksek Mahkemesi, McShane v Veri Koruma Komisyonu [2025] IEHC 191 kararında, işverene ait bir iş telefonunda yer alan kişisel amaçlı verilerin ihlaliyle ilgili olarak, işverenin veri sorumluluğu taşımadığına hükmetti. Davacı, HSE tarafından verilen iş telefonunda sakladığı kişisel verilerin bir siber saldırı sonucu ele geçirildiğini ve bu nedenle kripto para hesabından maddi kayba uğradığını iddia etmişti. Ancak HSE, iş cihazlarının kişisel amaçlarla kullanımını yasaklayan açık politikalara sahipti.
Veri Koruma Komisyonu (DPC), bu verilerin HSE’nin kontrolünde olmadığını ve işverence işlenmesine izin verilmediğini belirterek şikâyeti reddetmişti. Mahkeme de bu kararı onayladı; DPC’nin kararını makul, kanıta dayalı ve yetkisi dahilinde buldu.
Karar, işverenlerin cihaz kullanımına ilişkin açık politikalarının önemini vurgularken; çalışanların kişisel verilerinin, işverenin açık izni ve kontrolü dışında kullanılması durumunda işverenin veri sorumluluğunun oluşmayabileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, kararın veri koruma otoritelerine yönelik önemli bir uyarısı da var: alınan kararların açık, gerekçeli ve yasal dayanaklı şekilde sunulması gerektiği vurgulanıyor.
|
|
|
GÜNÜN SORUSU VE BİLGİLERİ
|
|
|
|
 |
SORU: 2025 yılında kümülatif vergi matrahlarını taşıyarak farklı işverene geçirdiğimiz çalışanlar 2026 Mart ayında vergi beyanı vermek zorundalar mı?
|
|
CEVAP: Evet, kümülatifler taşınsa bile vergi beyanı verme yükümlülüğü varsa, beyan vermeleri gerekmektedir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
 |
Yıllık İzin Sürelerinin Hesabında Aralıklı (Fasılalı) Çalışma Sürelerinin Birleştirilmesi
4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesine göre; bir işyerinde en az bir yıl çalışan işçiler yıllık ücretli izin hakkı kazanır. Aynı Kanun’un 54. maddesi ise, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde geçen sürelerin birleştirilerek dikkate alınacağını açıkça hükme bağlamaktadır. Yıllık izin hakkı devredilemez, işçi bu haktan vazgeçemez.
Aralıklı Çalışmalarda Uygulama Tartışmaları
- İşçinin aynı işverene ait işyerlerinde aralıklı (fasılalı) çalıştığı dönemlerin birleştirilmesi, uygulamada “tasfiye” ilkesi üzerinden değerlendirilir.
- Tasfiye edilen dönemler (yani izin hakkı kullandırılan veya karşılığı ücret olarak ödenen süreler), sonraki çalışma dönemine eklenmeyebilir.
- Tasfiye edilmeyen ve izin hakkı karşılanmamış dönemler, sonraki çalışmalarla birlikte değerlendirilerek yıllık izne esas süreye eklenir.
Yargıtay Uygulamasında Gelişmeler ve Farklılıklar
🔹 Karar Örnekleri:
- Yargıtay 9. HD, 05.11.2020 tarihli kararı:
Tasfiye yapılmış olsa bile önceki çalışmaların yıllık izin hesabına dahil edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
- Yargıtay 9. HD, 21.12.2020 tarihli kararı:
Sadece tasfiye edilmemiş çalışma sürelerinin birleştirilmesi gerektiği belirtilmiş, önceki kararla çelişen bir içtihat oluşturmuştur.
- Yargıtay 9. HD, 27.01.2022 ve 10.01.2023 tarihli kararları:
Tasfiye edilmiş dönemlerin sonraki çalışmalara eklenemeyeceği, ancak tasfiye edilmemiş dönemlerin birleştirileceği net şekilde ifade edilmiştir.
🔸 Bu kararlar doğrultusunda:
- Güncel eğilim, tasfiye uygulamasına cevaz verildiği yönündedir.
- Ancak henüz yerleşik ve istikrarlı bir içtihat oluştuğu söylenemez.
- İşçinin bir önceki çalışmasında bir yıl dolmamış olsa bile bu süre, yeni çalışma süresiyle birleştirilerek yıllık izne esas süreye dahil edilebilir.
- Yıllık izin haklarının fesihte ücrete dönüşüp dönüşmediği ve önceki dönem için yazılı izin kayıtlarının bulunup bulunmadığı dikkatle incelenmelidir.
- Tasfiye edilmişse → izin hakkı sıfırlanmış sayılır, süre eklenmez.
Tasfiye edilmemişse → süre eklenerek yıllık izin hesabı yapılır.
- Aralıklı çalışmalarda çalışma süresi tasfiye edilmemişse, yıllık izin süreleri birleştirilerek dikkate alınmalıdır.
- İş sözleşmeleri veya bordro kayıtlarında izin kullandırıldığına dair belge bulunmuyorsa, işçi lehine yorum esas alınmalıdır.
- İşverenlerin, işten ayrılışta yıllık izin ödemelerini açık şekilde yapmaları ve belgelemeleri, ileride yaşanabilecek hukuki uyuşmazlıkları önleyecektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|